Zekanın Gelişimi ve Okul Öncesi

Zeka insanlar arasında küçük farklılıkların büyük sonuçları olduğu en önemli özelliklerdendir. Şu ana kadarki çalışmalar zekanın hem genetik bir boyutu olduğunu hem de kişinin yaşantısı ile etkileşerek değiştiğini göstermiştir. Dolayısıyla zeka çevre ve kalıtımın bir ürünüdür. Zekanın doğrudan sadece kalıtımın ya da çevrenin bir ürünü olduğunu söylemek pek güçtür. Günümüzde önem kazanmaya başlayan çağdaş zeka kuramları zekanın çok yönlü bir kavram olduğunu, bireyin sahip olduğu bilişsel kapsite, motor beceriler, kendini ifade etme yöntemleri, okuma becerileri gibi bir çok değişkenin zeka üzerinde etkisi olduğunu söylemektedirler. Zeka ile gelişim arasında sıkı bir ilişki vardır. Kritik dönemlerde çeşitli gelişimsel bozukluklar yaşayan çocukların ileride mental retardasyon (zihinsel gerilik) riskleri vardır. Bu noktada çocuğun gelişimiyle ilgili olarak ortaya çıkacak farklılık da asla azımsanmamalıdır. Örneğin bir çok oyuncağa sahip ve pek çok kişi ile etkileşim halinde büyüyen bir çocuğun zeka gelişimi ile aynı genetik örüntüye sahip fakat kısıtlı imkanlarla ve yeterince etkileşim kurmadan büyümüş bir çocuk için zekalarını kullanması farklıdır.

Zeka bireyin gelişim dönemlerinde farklılıklar gösterebilir. Aynı zamanda bu gelişim dönemleri verimli öğrenmelerin olacağı konularla da ilgilidir. Araştırmalar çocukken, yedi yaşından önce dil öğrenmenin çok daha efektif oluğunu koymuştur. Aynı şekilde çocuğun parmak kaslarının gelişmesinden sonra okuma yazma faliyetlerinde daha istekli ve verimli olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla zekanın gelişiminde de okul öncesi dönemin kritik bir dönem olduğu tezi savunulabilir. Kişinin hormanal değişikliklerinin arttığı ergenlik döneminde ise zeka takıntılarla mücadele etmek zorunda kalabilir.

Zeka pek çok türe sahip denilebilir. Örneğin kişiler arası etkileşimde bir birey zekasını çok iyi kullanırken iş sanata geldiği zaman aynı performansı gösteremeyebilir. Gardner’ın ortaya koymuş olduğu Çoklu Zeka Kuramını benimsemiş bilim adamları zekayı belli başlıklar altında incelerler.

– Dil Zekası
– Mantık Zekası
– Görsel Zeka
– Kinestetik Zeka
– Müzik Zekası
– İçsel Zeka
– Sosyal Zeka
– Varoluşcu Zeka

Stres zeka üzerinde özellikle kararsızlık şeklinde kısıtlayıcı olabilir. Bir deneme sınavında oldukça başarılı olan birey gerçek bir sınavda stres yüzünden yeterince iyi düşünemeyebilir.

Kişilik bozuklukları gibi psikolojik problemler ise zekanın kullanımının toplum ve bireyin kendi yararına olmasını engelleyebilir. Bu durumlarda zeka istenmeye bir silaha dönüşür diyebiliriz.

Zeka gelişiminde dış etkenler konusunda beslenme de çok önemlidir. Zekanın geliştiği kritik dönemlerde (özellikle okul öncesi dönemde) uygun beslenme olanaklarından mahrum kalan çocukların zeka gelişimlerinin olumsuz etkilendiği ve yaşam boyu süren mental sorunlara sebep olduğu birçok çalışma ile kanıtlanmıştır.  Zekanın gelişmekte olduğu dönemlerde balık, ceviz gibi besinlerde bulunan omega türevleri beyin gelişimini olumlu etkiler. Günümüzde beslenme desteği olarak omega katkıları tabletler halinde satılmaktadır. Tabi herşeyin olabildiğince doğalını tüketmek en iyisidir. Özellikle beslenme bozukluğu yaşayan bireylerde zekalarını yeterince kullanmazlarsa bu katkılar olumlu etkiler yaratabilir. Vitamin eksiklikleri gibi konularda da dikkatli olunmalı, uzun çalışma dönemlerinde bu konulara ait sağlık tetkiklerini yaptırmalıdır.

Zeka tek bir olgu ile açıklanamayan oldukça karmaşık, birçok alt bileşeni olan bir kavramdır. Dolayısıyla zekanın birçok alanla etkileşim içerisinde olduğu savunulan bir durumdur. Günümüzde motor nöron ağılıklı olduğu düşünülen harekete dayalı sporlar bile artık ciddi şekilde zeka ile de ilişkilidir. Örneğin bir futbolcunun artık kariyerinde sadece güçlü bir vücutla başarılı olması mümkün değildir. Aynı zamanda zeka türlerinden biri olan takım ile etkileşim kalitesini ortaya koyacak sosyal zekasının da yüksek olması başarısını etkileyecektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.