İstismar Dosyası 2: İstismarın Sosyodemografisi – Engelli Bireylerin İstismarı

Bu yazı dizisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Özel Eğitim Öğretmenliği Bölümünden arkadaşlarım Caner SAKMAK ve Yasemin NARİN'in yardımlarıyla hazırlanmıştır. Teşekkürlerle.  
(Çalışmaya dair kaynakça yazı dizisinin son sayfasında yer alacaktır.)

Ege Üniversitesi Çocuk Koruma Biriminin 89 istismara uğramış çocuk üzerinde yapmış olduğu araştırmanın verileri Tablo 1’de incelendiğinde anne-baba eğitim durumu ve aile ekonomik durumunun önemli bir risk faktörü olduğu görülür. Konu hakkında bilinçsizliğin yanı sıra ekonomik problemler, aile içi şiddet öyküleri, alkol bağımlılığı, toplumsal baskıya boyun eğme gibi sebeplerin varlığı da düşünülmektedir.

Aynı araştırmanın bulgularına göre istismarların %24,7’sini fiziki istismar oluştururken, %49,4’ünü cinsel istismar oluşturur. Hacettepe Üniversitesi ve Gazi Üniversitesinde yapılmış olan çalışmalar da benzer ağırlıkta sonuçlara ulaşmıştır. İstismarın büyük kısmını kız çocuklarına yönelik cinsel istismar oluşturmaktadır. Çelik ve arkadaşlarının 2009 yılında yaptıkları çalışmada ülkemizdeki çocuk ve ergen psikiyatrisi kliniklerine yapılan adli başvuruların % 81.3’ünün cinsel istismar olguları olduğu bildirilmiştir. Cinsel istismar sonrası vakaların sonrasında istismara uğrayan bireylerde travma sonrası stres bozukluğu, sekonder enürezis, konversiyon bozukluğu, depresyon, davranım bozukluğu, güvensizlik, psikosomatik semptomlar, anksiyete bozuklukları gibi ruhsal bozukluklar oluşmuştur. (Ünver, H., vd. 2015) (Hoşoğlu, 2009) Hatta bazen azen herhangi bir fiziksel bulguya rastlanmadığı durumlarda bile TSSB olayın tek kanıtı olabilmektedir. (Yorulmaz C., vd. 2006)

Cinsel istismar sonrası aile ve ebeveynler aşağıdaki hususlara dikkat etmelidirler:

  • Çocuğa zaman ayırmalı, onunla rahat bir ortamda konuyu konuşmalıdır.

  • Çocukla istismar üzerine konuşulurken anlayışlı, sevecen olunmalı; suçlayıcı, yargılayıcı konuşmalarda kaçınılmalıdır.

  • İstismar sonrası içedönük davranışlar sergileyen çocukların duygularını ifade etmelerini sağlayacak etkinlik ortamları yaratılmalı, hoşlandığı aktivitelerde bulunması sağlanmalıdır.

  • Şartlar ne olursa olsun, sevildiği hissettirmeli ve destek olunmalıdır. Kaybettiği güveni kazanmasına yardımcı olunmalıdır.

  • Çocuğun istismarı hatırlamasına sebep olabilecek herhangi bir ortam veya eşyadan uzak durulmalıdır. (Yıldırım D., S., ?)

Normal gelişim gösteren çocuklar gibi engelli çocuklar da istismara açıktırlar. Hatta yapılmış birçok araştırma engelli bireylerin istismara daha açık olduğunu göstermiştir. (Furey, 1994) Yapılan araştırmalar engelli çocuklar arasındaki istismar oranının %22’den %70’e değişim gösterdiğini ortaya çıkarmıştır (National Research Council, 2001). Çalışmalar istismar ve engel arasında tutarlı bir bağ olduğunu göstermektedir. Hatta yapılmış bir başka araştırma bu oranların çok daha ciddi olduğunu aktarmıştır. Gelişim geriliğine sahip olan bireylerden %90’ından fazlası yaşamının bir döneminde cinsel istismara maruz kalmaktadır. Gelişim geriliği gösteren bireylerin %49’u ise yaşamlarında 10 veya daha fazla istismar vakası ile karşılaşmışlardır. (Valenti-Hein & Schwartz, 1995)

Bir veya daha fazla alanda gelişim geriliği gösteren bireylerin istismara uğrama olasılıklarının daha fazla olmasının sebepleri;

  • Temel ve sosyal gereksinimleri için başkalarına bağımlı olmaları,

  • Kendi yaşamları üzerinde denetim ve seçme olanağından mahrum bulunmaları,

  • Boyun eğmeyi ve itaat etmeyi, iyi bir davranış olarak bilmeleri,

  • Cinsiyet hakkında bilgilerinin olmaması ve cinsel yaklaşımları doğru olarak anlayamamaları,

  • İlgi ve sevgiye açık olmalarını artıran yalıtılmış ve reddedilmiş olma duygularına sahip olmaları,

  • Farklı tipte dokunmalar arasında bir ayırım yapamamaları ve yaşantıları ile ilgili iletişimde bulunamamaları olarak gösterilmektedir. (Hoşoğlu, 2009)

  • Engelli çocukların cinselliğini kabul etmeme, gelişimlerine uygun cinsel bilginin verilmemesi.

  • Toplumun engelli çocuklara yeterli özen ve değeri vermemesi,

  • Engelli çocukların bakımından sorumlu kişilerin istismarcı olabileceğinin kabul edilmemesi.

  • İstismarın diğer çocuklarda olduğu kadar engelli çocukları etkileyeceğinin reddedilmesi.

  • Engelli çocukların bakımından sorumlu kişilerin bilgi eksikliklerinin olması ve gerçekçi beklentilerinin olmaması.

  • Engelli çocuğun istismara uğradığını söylemedeki zorluğu, istismarcının çocuğun söyleyemeyeceğini ya da ona inanılmayacağını düşünmesi. (İHD, 2008)

Zihinsel engelli bireylerin istismarının arkasında yatan en önemli sebeplerden biri de, bireylerin bir durumdan diğerine kolayca genelleme yapamamalarıdır. Kendilerine sunulan yakınlık ve ilgiyi bir sevgi gösterisi olarak değerlendirebilirler. Bu nedenle cinsel ilişki için yapılacak bir teklifi ya da cinsel yakınlığı, cinsel olarak sömürülebileceklerini bilmeden mantıksız bir şekilde sessizce kabul edebilirler. (Shindell, 1985)

Mustafa Özkara

Dokuz Eylül Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği (2015) ve Özel Eğitim Öğretmenliği (2019) mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim alanında yüksek lisans eğitimini sürdürmekte ve Özel Eğitim Öğretmeni olarak çalışmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.