Kaynaştırma eğitimine ne kadar hakimiz?
Türkiye’de kaynaştırma eğitimi ile ilgili yasal düzenlemelerin ilki olan 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 1997 yılında yapılmış olmasına ve aradan geçen 20 yıla karşın sağlıklı bir kaynaştırma eğitimi ne yazık ki ülkemizde uygulanamıyor. Otizmli bir çocuğu olan ve çocuğu 10 yıldır kaynaştırma eğitimi gören anne Aylin Sezgin bu durumu “kaynaştırılmıyorlar, kaynatılıyorlar.” [1] olarak ifade etmiş. Annenin yaşadığı durumları ve ülkemizdeki kaynaştırma eğitiminin bulunduğu yeri düşününce hak vermemek elde değil.
Peki ya biz okul öncesi öğretmenleri olarak kaynaştırma eğitimine ne kadar hakimiz? Okul öncesi öğretmenlerinin çoğunluğunu oluşturduğu Facebook sayfalarında sıkça denk geliriz, “Otizmli kaynaştırma öğrencim var, ne yapmalıyım?” minvalinde sorular vardır. Öğretmenin sosyal medyadan enforme olma isteği bir yana bu durum biz öğretmenlerin etkili ve verimli bir kaynaştırma ortamı yaratacak bilgi, beceri ve destekten yoksunuz.
Bu konuyla ilgili biraz daha geniş fikir edinebilmek amacıyla Okul Öncesi öğretmenlerinin yoğunlukta olduğu gruplarda bir anket yaptık. Bu ankete 13 okul öncesi öğretmeni katıldı. Elbette ki yaptığımız anketin bilimselliği tartışmalı, ancak fikir yürütmemize katkı sağlayacağını düşünüyorum. Yapmış olduğumuz ankette 1 – Asla Katılmıyorum, 2 – Katılmıyorum, 3 – Kararsızım, 4 – Katılıyorum, 5 – Kesinlikle katılıyorum şeklinde derecelendirilmiş bir ölçek kullanıldı.
Bu ankette 13 öğretmenin, 2’si bilgi sahibi olmadığını ifade ederken, 6’sı kararsız olduğunu ifade etmiş. Hala öğretmenlerin yarısı kaynaştırma uygulamaları hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu düşünmüyor.
“Özel gereksinimli bireyler ayrı okullarda eğitim görmelidirler.” cümlesinde sonuçların bir kısmı verilmiş olan 2003 yılında yapılmış olan çalışmaya paralel olarak 13 öğretmenin 4’ü özel gereksinimli bireylerin diğer bireylerle birlikte eğitim alması gerektiğini savundu.
2003 yılında yapılmış olan bu çalışmada [2] Okul öncesi kurumlarında çalışan personelin çok küçük bir kısmı kaynaştırma hakkında bilgiye sahip olduğunu söylüyor. Aslında bu tablo öğretmenlerin neden sosyal medyadan enforme olmaya çalıştıklarını açıklar nitelikte. Kaynaştırma eğitiminin amaçlarından olan, toplumda özel gereksinimli bireyler hakkında bilgilendirme ve toplumsal tutumları değiştirme gibi amaçlara bilgisiz eğitim personeli ile ulaşmak ne yazık ki mümkün değil.
Tabloda görüleceği üzere Kız meslek lisesi mezunu personelin yalnızca %51.9’u üniversite mezunu personelin ise %78,3’ü özel gereksinimli bireyin en temel hakkı olan bireylerin bir arada eğitim almasını savunuyor.
Örnekleri elbette çoğaltabiliriz, ancak tablonun bize göstermiş olduğu net bir tablo var, okul öncesi öğretmenleri olarak konuya tam olarak hakim değiliz. Etkili bir kaynaştırma eğitimi uygulaması için özel gereksinimli bireylerin ihtiyaçlarını bilen, ve tutumları pozitif eğitim personeline gereksinim vardır. Bu sebeple özellikle okul öncesi öğretmenlerinin ve sınıf öğretmenlerinin Özel eğitim alanında daha derinlikli bilgiye sahip olmaları özellikle özel gereksinimli bireylerin üst düzey eğitime dahil olabilmeleri açısından kritik düzeyde önem taşır.
Sorunun kaynağı nedir?
Üstte kısaca sorunu oluşturan noktalara değindiğimizi düşünüyorum, ancak sorunun kaynağını düşündüğümüz zaman akla doğrudan öğretmen yetiştirme konusu geliyor. Bilindiği üzre, eğer seçmeli ders olarak seçilmediyse Okul Öncesi Öğretmenliği programlarında öğretmen adayları 2 veya 3 kredilik Özel Eğitim dersi dışında konu ile ilgili ders almıyorlar.
Etkili bir kaynaştırma uygulaması yapan öğretmenlerin yetişmesi için Okul Öncesi öğretmeni adaylarının özel gereksinimli bireylerin ihtiyaçlarını, duygusal ve davranışsal sorunları, kaynaştırma uygulamalarını ve Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı hazırlama gibi konuları ele alan birden fazla ve kapsamlı dersleri alması gerektiğini düşünüyorum.
Kaynaklar:
- http://bianet.org/biamag/toplum/149728-okullarda-kaynastirma-yayiliyor-da-nasil
- Mart 2003 Cilt:11 No:1 Kastamonu Eğitim Dergisi 65-80 – İsmihan ARTAN, Gülden UYANIK BALAT