İyi bir anaokulu seçmek: Dikkat Edilmesi Gerekenler

Başarılı bir akademik yaşam için kaliteli bir okul öncesi eğitiminin faydası neredeyse tüm dünya tarafından kabul edilmiş bir gerçek. Bu noktada iyi bir anaokulu seçmek veliler için oldukça zor bir karar sürecidir. Çevredeki anaokullarını bulmak, nasıl eğitim programları uyguladıklarını anlamak, bahse konu okullarda çalışan personelin nitelikleri, tüm bunların yanında okulun aile üzerinde oluşturacağı maddi yük gibi birçok etmeni değerlendirip doğru okulu seçmek ve tüm bunları kısıtlı bir zaman sürecinde yapmak gerekir.

Bu yazıda çocuğunuzun nitelikli bir okul öncesi eğitimi alması için okullarda aramanız gereken noktalara kısaca değineceğim.

Nitelik, nitelik, nitelik.

Ne yazık ki ülkemizde denetimden yoksunluk ve ticari kaygılar nedeniyle azımsanmayacak ölçüde anaokulu lise mezunlarını ve önlisans mezunlarını “okul öncesi öğretmeni” adı altında çalıştırmaktadır. Oysa ki nitelikli bir erken çocukluk dönemi eğitiminin önkoşulu nitelikli bir eğitim almış okul öncesi öğretmenidir. Çocuğunuzu bir anaokuluna kayıt ettirmeden önce okulda çalışan personelin niteliğini sorgulayın. Gerekirse bu kişilerin diplomalarını görmeyi talep edin. Bu konuda çekingen davranan, okul öncesi öğretmeni olarak çalışma niteliğine sahip olmayan personelleri çalıştıran okullara asla kayıt yaptırmayın.

Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı devlet anaokulları/anasınıfları üzerine küçük bir ekleme yapmak gerekiyor. Ne yazık ki uygulanmakta olan ücretli öğretmen politikası ile herhangi bir iki yıllık önlisans programı mezunu olan kişi MEB’e bağlı kurumlarda ücretli öğretmen olarak çalışabiliyor. Şehirlerde okul öncesi öğretmenlerinin başvurularına istinaden bu durum genellikle mümkün olmuyor ancak, devlet anaokullarında çalışan personelin niteliği konusunda da dikkatli olmak faydalı diye düşünüyorum.

Ulaşım ve Beslenme ile ilgili detaylar

Okulun evinize olan uzaklığı, servis hizmetinin sunulup sunulmadığı, bu hizmetin nasıl sağlandığı çocuğunuzun okula erişimi noktasında önemli detaylardır.

Bunun yanı sıra okulda bir yemek hizmeti veriliyorsa bu hizmetin kim tarafından sağlandığını, bu birimde çalışan personelin niteliğini, denetimlerin ne sıklıkla yapıldığını öğrenin.

okul öncesi kurum seçimi

Açık hava imkanları

Yönetmelik gereği her okul belli bir düzeyde açık hava oyun alanı oluşturmak zorunda. Ancak bir çocuğun, 50 metrekare alanda bulunan birkaç kaydıraktan çok daha fazlasına ihtiyacı var. Alanda yapılmış birçok araştırma doğayı programlarına entegre etmiş okul öncesi programlarının başarısını ortaya koyuyor. Bu noktada bahse konu okul öncesi kurumu programında açık hava etkinliklerine yer veriyor mu, doğa gezileri düzenliyor mu soruları önem kazanıyor.

Kurum güvenli görünüyor mu?

Bu gibi detaylar kurum açılırken mevzuat gereği anaokulları için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, kreş veya gündüz bakımevleri için Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından kontrol edilir. Ancak bu gibi detayları okulu incelerken bir veli olarak çocuğunuzun gözüyle inceleyin. Pencereler için güvenlik önlemleri alınmış mı, uygun alanlarda gerekli güvenlik önlemleri alınmış mı, her şey çocukların kullanım/erişimine uygun mu gibi soruları sorun.

Nasıl görünüyor?

Her yanından çizgi karakterler fışkıran, binbir rengin birbirine karıştığı sınıfları çocuğunuzun çok seveceğini düşünebilirsiniz ancak gerçeğin böyle olduğunu söylemek pek de mümkün değil. Sınıf içi etkinlik köşeleri iyi yapılandırılmış, çocuklar için nitelikli oyun alanları sağlayan sade tasarımlı sınıflar daha verimli öğrenme alanları sağlarlar.

Kurumu çocuğunuzla görmek

Nihayetinde çocuğunuzun eğitim alacağı kurumu kendisinin görmesinde, hatta öğretmenlerle tanışmasında büyük fayda var. Bu görüşme öğretmenlerin çocuğa yaklaşımları nasıl yaklaştığını, sınıfta nasıl bir rol üstlendiğini, sınıfta çocuğa yeterince özgürlük alanı sağlayıp sağlamayacağını anlamak açısından oldukça önemlidir. Okulları gördükten sonra hangisine gitmek istediği ve nedenleri üzerinde konuşabilirsiniz.

İki dilli eğitim, mi acaba?

Elbette ki bu bir olmazsa olmaz değildir ancak çocuğunuzun kritik dönemdeyken ikinci dile maruz kalması, ileride iyi bir İngilizce seviyesine ulaşması açısından önemlidir. Türkiye’de bilingual (iki dilli) eğitim verdiğini iddia eden anaokullarının sayısı her geçen gün artıyor. Ancak ne yazık ki nitelik için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. (Bir kreş/gündüz bakımevinde İngilizce öğretmeni (!) olarak çalışan bir kişinin lise mezunu olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şoku buraya iliştireyim.) Bilingual eğitim sürecinde İngilizce öğretmeni olarak çalışan personelin niteliğini de aynı şekilde sorgulayın. Eğer bu kişi İngilizce eğitimi konusunda yetersiz ise bilingual eğitim süreci anlamsızlaşmış olur.

Nasıl bir eğitim programı uygulanıyor

Bahse konu okul öncesi kurumunun kullandığı program ve kullanılan ek uygulamalar konusunda öğretmenler ve kurum yöneticisiyle detaylı bir şekilde konuşun. Alternatif eğitim programlarından etkilenilmiş mi, öğretmen bu konuda çocuğun ihtiyaçlarına yönelik bireysel değişiklikler yapıyor mu, bu bireysel düzenlemeler raporlanıyor mu gibi sorular okulun eğitim felsefesini anlamak açısından sormanız gereken sorular.

Siz de eklemek istediklerinizi yorumlar kısmına yazabilirsiniz.

Mustafa Özkara

Dokuz Eylül Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği (2015) ve Özel Eğitim Öğretmenliği (2019) mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim alanında yüksek lisans eğitimini sürdürmekte ve Özel Eğitim Öğretmeni olarak çalışmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.