Montessori Eğitimi Nedir?
İtalya’da doğup büyüyen ve çok zorlu şartlar altında tıp eğitimini tamamlayan Maria Montessori, bir zamanlar babasının öğretmen olması konusunda ısrarlarına rağmen tıp eğitimi alarak İtalya’nın ilk kadın doktorları arasında olmayı başarmıştır. Mesleki kariyerine bir dönem, zihinsel engelli çocukların rehabilite edildiği bir merkezde devam eden Maria Montessori, zihinsel engelli çocukların hiçbir ihtiyaçlarını kendi kendilerine görememelerine çok üzülmüş ve bir çaresi olmalıdır mutlaka diye çözüm yolu aramaya başlamış.
Uzun bir süreçten sonra zihinsel engelli çocukların büyük bir kısmının kendi kendilerini ihtiyaçlarını görür hale gelmelerini sağlamakla kalmamış, aralarından bazıları okuma yazmayı bile öğrenmişlerdir. Böylelikle büyük bir başarıya imza atan Maria Montessori, artık kariyerini çocukların eğitim ve gelişimleri için çalışmaya karar vermiştir. Uzun çalışmalar sonucunda kendi adını verdiği Montessori eğitim modeli ortaya çıkmıştır. Çocukların zihinsel, bedensel ve ruhsal gelişimleri için uyguladığı metotların başarıya ulaşması neticesinde Montessori eğitim modeli tüm dünyada kabul görmüştür. Herkes tarafından benimsenen Montessori eğitimi nedir? Sorusunun cevaplarını yazımızın devamında bulabilirsiniz.
Maria Montessori 19.YY’da İtalya’da dünyaya gelmiş en büyük bilim insanlarından biridir. İlk kadın doktor olmasının yanı sıra, yardımsever kişiliği ve kadın hakları savunucusu özellikleriyle de bugün dünyanın her yerinde hala büyümekte olan çocukların eğitimi için akıl hocası haline gelmiştir. Artık soyadını Türkiye’de de birçok okulda duyabildiğimiz Maria Montessori, okullardaki aşırı disiplin ve katı kurallarla verilen eğitimin yerine çocuklara kendi kendini geliştirme beceresinin aşılandığı, son derece başarılı bir eğitim sistemini ortaya çıkmıştır.
Montessori Eğitiminin Amacı Nedir?
Montessori eğitiminin temel yapısını oluşturan en önemli özelliklerden biri, çocuğun bir birey olduğunu özümsemektir. Bir birey olduğunu hissedebilen çocuk her zaman öğrenmeye daha açık ve algıları çok daha kuvvetli hale gelir.
Montessori eğitim metodu, çocuğa önceden hazırlanmış bir alanda hareket ve faaliyet özgürlüğünün tanınmasıdır. Montessori okullarında çocuklara neyin nasıl yapılacağı tek tek gösterilmez. Çocuğun önüne herhangi bir nesne konur ve onu nasıl kullanması gerektiğini kendi kendine deneme – yanılma, içgüdü gibi yöntemler ile öğrenir.
Günümüzdeki birçok eğitim metodundan farklı olarak Montessori , çocukların merak duygusunun körelmemesi için çaba sarf eder. Merak duymasına izin verilen çocuk daha fazla araştırmak ister ve bu da zamanını çok daha verimli ve eğlenceli geçirmesine olanak sağlar.
Çocuklara eğitimsel bir dayatma olmadığı için herhangi bir düzen bozulması ve sınıf içi uyumsuzluk da görülmez. Örneğin hem okulda hem de evinde Montessori metodu ile yetiştirilmiş bir çocuk her zaman kendi kendine yemeğini yiyebilir; çünkü metot, ona kendi yemeğini yemeyi eğlenceli ve macera dolu hale getirmiştir; çünkü çocuk biri öğrettiği için değil, kendisi çatal ve kaşık ile yemek yemeyi öğrendiği ve keşfettiği için mutludur ve özgüveni yerine gelmiştir.
Çocukların ileriki yaşantılarında kendi kendilerine yetebilme, keşfedebilme, sorunlarını çözebilme, dikkat eksikliğini giderme, arkadaşlıklarında paylaşma becerilerini kazandırma, kaygılarını yönetebilme yetisinin ve zihinlerinin gelişmesi için Montessori eğitimi çok önemlidir. Montessori okulları ve dernekleri, tüm Batı Avrupa’da kurulmuş olup, yöntemin etkililiği birçok bilimsel çalışma ile kanıtlanmıştır.