Çocuk Suçluluğu ve Hukuku

Çocuk hukuku kavramının hayatımıza girmesiyle birlikte çocuk suçluluğu da ortaya çıkmıştır. Özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra çocukların suç işleme eğilimi artış göstermiş ve çocuk suçluluğu kavramı ortaya çıkmıştır. Gelişen dünyada çocukların ihtiyacı olan sevgi, ilgi ve temel ihtiyaçlarının aileler tarafından karşılanması zorlaşmıştır. Çocuğun bakım ve gelişiminde en büyük paya sahip olan ebeveynlerin yetersiz ve duyarsız oluşu çocukları kendi başlarına kalmaya mahkum etmiştir. Dünyanın birçok yerinde çocuklara birçok haklar tanınmış, birçok devletin imzaladığı çocuk hakları sözleşmesi yapılmış, çocuklara yönelik birçok adım atılmıştır ancak çocuk suçluluğu kavramı azalmaktan ziyade artmıştır. Bunun temel sebebi ve toplumun çocukları nasıl gördüğü her ülkenin sosyal yapısıyla yakından ilgilidir. Ülkemizdeki durum ise çocukların günden güne suç işleme eğiliminin arttığını göstermektedir. Günümüzde çocukların işlediği mal varlığına ilişkin suçlarda azalma görülürken şiddet suçları büyük bir artış göstermiştir. Bunun sebebi ve çocukları suça iten sebeplerin analizi oldukça önemlidir.

Çocuklar Neden Suç İşler?

Çocukların suç işleme nedenleri üzerinde durulması gereken bir konudur. Ülkemizdeki tabloya göre şiddet suçlarındaki ani artışın altında bir neden yatmaktadır. Çocuklara yetişkinlere özgü ceza yaptırımları uygulanmaz ve aynı prosedürler işlenmez. Çocuk hukukunun da temeli olan çocuğun üstün yararı ilkesi gereği çocuğu topluma geri kazandırmak esastır.

Çocuğu toplum hayatına yeniden adapte edebilmek için çocuğun suça nasıl sürüklendiğinin araştırılması gerekir. Suça sürüklenen çocukların birçoğu içerisinde bulunduğu zor şartlar dolayısıyla bu yola girmiştir. Genellikle kimsesiz ve yoksul çocukların ekonomik sömürü amacıyla kullanılması bunun göstergesidir. Aile yaşantısı, eğitim durumu ise kritik bir öneme sahiptir. Ekonomik suçlardan ziyade şiddet suçlarındaki ciddi artış bunu kanıtlar. Şiddet suçları ise çocuğun yetiştirilmesiyle yakından ilgilidir.

Çocuk suçluluğunun sosyal etmenlerle doğrudan ilişkileri vardır. Çocuk içerisinde bulunduğu ortamda sürekli şiddet, aşağılanma, hakaret, kavga görüyorsa bunu öğrenir ve uygular. Çocukların çocuk olma haklarını ellerinden alan ve onları bir anda büyüten anne babalar çocukların gelişimini engeller. Özellikle bizim toplumumuzdaki erkek çocuklarına yönelik sınırsız hoşgörü çocukların suça yönelmesinde etkilidir. Uyuşturucu suçlarının çocuklar tarafından işlendiği ve bu rakamların oldukça arttığı günümüzde çocukları buna iten nedenleri ortadan kaldırmak gerekir. Çocukların bulunduğu ortamlar da kişiliklerinin gelişmesinde önem arz eder. Aile içi şiddetin olduğu, içki ve uyuşturucu bağımlısı ailelerin yanındaki çocuklar kendilerini ifade etme tarzları olarak bu tarz fiilleri işlerler.

Üretken ve verimli bir toplum için çocuk suçluluğunu önlemek önemli bir adımdır.

Çocuk Suçluluğu ve Toplum

Çocukları suça iten nedenler bireysel olmakla birlikte toplumun da bunda büyük bir payı vardır. Toplumun sosyolojik yapısı her şeyde olduğu gibi çocuk suçluluğunda da kendini gösterir. Bilinçli anne babalar bilinçli çocuklar yetiştirir. Şiddetin toplum yapımızda olağan bir davranış olarak kabul edilmesi elbette ki gelecek nesillere de yansıyacaktır ki nitekim yansımıştır da.

Şiddeti hayatın içerisinde olması gereken bir olgu olarak görmek çocukların bu davranışı benimsemesine yol açar. Toplumda kabul görülen bir davranış ise cezalandırmayla çözülecek bir şey değildir. Ceza yaptırımları toplum yapısından ayrı düşünülemez. Televizyon, radyo, gazete ve sosyal medya gibi iletişim araçlarında yoğunlukla karşımıza çıkan ülkemizin sosyal yapısı çocukların suç oranlarına yansımıştır. Kabul ettiğimiz ve doğru bildiğimiz şeylerin ne olduğu üzerinde hemfikir olamazsak ne çocukları ne de toplumu koruyabiliriz. Şiddetin iyi olduğunu düşünen bir kesimin çocukları elbette ki şiddet içerici davranışlarda bulunacaktır.

Çocuk suçluluğu kavramı yeni ortaya çıkmış bir kavram değildir. Zaman içinde gelişerek günümüzdeki halini almıştır. Çocukların suç işlemesini engellemek de bir günde olacak şey de değildir. Ancak gerekli tespitlerin ve hamlelerin yapılmasıyla birlikte bu sürece başlanabilir. Ancak toplumun bu yönde ortak bir kararı olmalıdır. Toplum yapımızdaki sorunlar ve bu yöndeki davranışlarımız sosyologlar tarafından incelenmelidir. Ülkedeki durumun üzerinde net bir fikrimiz olmazsa yapacağımız hiçbir hamleyi de bilemeyiz. Toplumu doğruya götürmeden yanlışları daha ağır cezalarla çözemeyiz. Üstelik konunun çocuk olduğu bir ortamda cezaların ağırlaştırılması da söz konusu dahi olmamalıdır. Toplumun bireyler ve çocuklar üzerindeki etkisini iyi anlamadan sorunlarımızı çözemeyiz. Toplum içerisindeki insanlarla bir bütündür ve o insanlara göre şekillenir. Toplumu şekillendirmek de toplumun her bir ferdinden başlar. Çocuklar toplumun geleceğidir, iyi bir toplum iyi bir çocuğa bağlıdır. Bu karşılıklı ilişkiyi iyi yorumlayarak ülkemizdeki çocuk suçluluğunu azaltabiliriz aksi halde çocuk suçluluğu çığ gibi büyümeye devam edecektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.