Çocuklarda Yüksek Ateş

Çocuklarde yüksek ateş anne babaları en çok endişelendiren olguların en önemlilerinden biridir. Çocuk acil servislerine olan girişlerin %30’a yakınını yüksek ateş oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalara göre ülkemizde ilginç bir şekilde yüksek ateş bulgusu acil servise girişlerin dünya ortalamasından daha yüksek şekilde %71’e varacak şekilde görünmektedir.

Yüksek ateş nedir?

Yüksek ateş, çocuğun vücut sıcaklığının normal vücut sıcaklığından 1 derece daha yüksek olması durumu olarak tanımlanır. Normal vücut sıcaklığına yönelik bir tanımlama, ölçümün yapıldığı yere göre değişmekle birlikte, koltuk altından yapılan ölçümlerde 36.5 derece çocukta normal vücut sıcaklığı olarak tanımlanabilir.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, yüksek ateş doğrudan bir hastalık değildir. Bir hastalık ya da durumun belirtisi olarak vücudun sergilediği bir savunma mekanizmasıdır. Dolayısıyla ateşin yükselmesinin vücudun sergilediği doğal bir mekanizma olarak içinde bulunulan sorunun çözümünü kolaylaştıran bir etmen olarak değerlendirilmesi gerekir.

Yüksek ateş olgusu, yukarıdaki bilgiler ışığında 37.5 derecenin üstündeki vücut sıcaklığı olarak tanımlanabilir. Çocuğun vücut sıcaklığının 37.2-38.4 derece arasında olması subfebril ateş (normal sınırlarda, çok hafif) olarak ifade edilirken, 38.5-39 dereceler arasında orta ateş, 39-40 dereceler arasında yüksek ateş olarak ifade edilir. Vücut sıcaklığının 40.5 derecenin üzerinde çok yüksek bir sıcaklığa çıkması durumu ise hiperpireksi olarak ifade edilir.

Kulaktan ateş ölçümü

Vücut sıcaklığı nasıl ölçülmelidir?

Okul öncesi dönem bağlamında çocukta yüksek ateş düşünüldüğü zaman, uzmanlar ateş ölçümünün 0-5 yaş arasında aksilla bölgesi olarak ifade edilen, koltuk altından elektronik termometreler ile ölçülmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar.

Koltuk altından ateş ölçümünün yanı sıra, rektal bölgeden, ağızdan, kulaktan ve alın bölgesinden de ateş ölçümü yapılabilmektedir.

Ateş gerçekten endişelendirmeli mi?

Yazının giriş bölümünde ateşin doğal bir savunma mekanizması olduğundan bahsetmiştik. Buna karşın yüksek ateş anne-babaları en fazla endişelendiren, onlarda korku yaratan etmenlerin başında gelmektedir. Oysa ki yüksek ateş, çocukların pek az bir kısmında ciddi risk taşıyan ya da çocuğun ileri yaşamında sorun yaratabilecek bir bulguya işaret eden bir olgudur. Dolayısıyla yüksek ateş konusunda ebeveynlerin endişe ve korkuları çoğunlukla yersizdir. Öyle ki ebeveynlerin %12’si çocukları ateşlendiklerinde çocuklarının öleceğine dair bir korkuya kapılmaktadırlar.

Ebeveynlerin yüksek ateşe ilişkin bu yüksek düzeyde korku ve endişe durumu tıp literatüründe “ateş korkusu” olarak tanımlanacak kadar yaygın bir olgudur. Ege Üniversitesi Hastanesinde yapılmış olan bir çalışmada ebeveynlerin yarısından daha fazlasının (%61) 38 dereceden daha düşük bir sıcaklığı ateş olarak değerlendirdikleri vurgulanmıştır. Bu bulgu, ebeveynlerin ateş konusunda ciddi bir hassasiyete sahip olduklarını göstermektedir. Bu çalışma geniş anlamda değerlendirildiği zaman, ebeveynlerin ciddi bir kısmının ateş hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir.

Yüksek ateş durumunda ateş düşürücü ya da antibiyotiklerin hekim önerisi dışında kullanılması ebeveynlerin yaptığı en büyük hatalardandır.

Ateş korkusu yanlış uygulamalara sebep oluyor

Bahsedilen çalışma göz önünde bulundurulduğu zaman, çocuğun ateşini düşürmek için ebeveynler bu korku ve panik ile yararlı olmayan, hatta çocuğa zarar verebilecek çeşitli uygulamalar yapmaktadırlar. Ebeveynlerin en sık uyguladıkları yanlış uygulamalar ise şunlardır:

  • Hekime danışılmadan, bilinçsiz bir şekilde ilaç kullanımı.
  • Yanlış dozlarda ve zamanlarda antipiretik olarak ifade edilen ateş düşürücülerin kullanımı.
  • Çocuğu tamamen soğuk suya sokma.
  • Alkol veya sirke gibi uygulamalar ile ateş düşürmeye çalışma.
  • Hekime danışmadan antibiyotik kullanımı.

Yüksek Ateşin Nedenleri

Çocuk acil servislerine girişlerin büyük bir kısmını üst solunum yolu enfeksiyonuna bağlı yüksek ateş vakaları oluşturmaktadır. Dolayısıyla çocuklarda yüksek ateşin en temel sebeplerinden birisi üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bunun dışında;

  • Çeşitli enfeksiyonlar
  • Romatizmal hastalıklar
  • Yüksek düzeyde fiziksel aktivite.
  • Psikolojik etmenler
  • Zehirlenmeler
  • Sıcak çarpmaları
yuksek ates
Yüksek ateş durumunun tespiti için öncelikle uygun yöntemle çocuğun ateşi ölçülmelidir.

Yüksek Ateş Durumunda Neler Yapılmalıdır?

Panikten kaçının

Özellikle 39 derece altındaki vücut sıcaklığının ciddi bir ateş durumu olmadığının farkında olunmalı ve panik durumundan kaçınılmalıdır. Paniğin yüksek ateşte yanlış uygulamaların en büyük sebeplerinden biri olduğu unutulmamalıdır.

Ateşin Ölçümü

Olası bir durumda sağlık çalışanlarına doğru bilgi aktarılması ve sürecin analiz edilmesi açısından ateşin doğru yöntem ile ölçülmesi önemlidir.

Müdahale

Ateş ölçüldükten sonra vücut sıcaklığının seyrine göre müdahale edilmelidir. Vücut sıcaklığı 39 dereceye çıkmadan genellikle ilaçla müdahale edilmemektedir. Ebeveynlerin çocuğa müdahalelerinde ilaç kullanımı öncesinde mutlaka bir hekime danışmaları, hekim önerisi olmadan ateş düşürücü, antibiyotik ya da aspirin gibi ilaçları kullanmamaları gerekmektedir.

Giysileri İnceltmek

Ateşli çocuğun üzerini örtmek gibi uygulamalar tamamiyle yanlış olan geleneksel uygulamalardır. Ateş ölçümü sonucunda 37.2 derece üstünde vücut sıcaklığı görülmüşse çocuğun daha ince kıyafetler giymesi sağlanmalıdır.

Ilık Duş

Yüksek ateş sonrasında tamamen soğuk duş uygulaması hatalı bir uygulamadır. Çocuğun ılık bir duş almasını sağlamak gerekmektedir. Bunun yanı sıra alın, koltuk altı, boyun, kasık gibi bölgelere ılık su ile ıslatılmış bir bez ile ılık kompres uygulanabilir.

Ortam sıcaklığını düzenlemek

Yüksek ateş durumunda çocuğun bulunduğu ortamın sıcaklığını kontrol etmek de önemlidir. Çocuğun kaldığı odanın çok sıcak olmamasına dikkat edin. Oda sıcaklığının bir miktar altında (21-22 derece) sıcaklıklar yüksek ateşli çocuğun bulunduğu ortam için yeterli olabilir.

Sıvı kaybını önlemek

Yüksek ateş çocuğun vücudunda ciddi düzeyde sıvı kaybına (dehidrasyon) sebep olabilir. Bu süreçte çocuk herhangi bir sıvı tüketmek için isteksiz ya da iştahsız olabilr. Bu sebeple sıvı kaybının önlenmesi için çocuğun yeterli miktarda su alması sağlanmalıdır.

Mustafa Özkara

Dokuz Eylül Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği (2015) ve Özel Eğitim Öğretmenliği (2019) mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim alanında yüksek lisans eğitimini sürdürmekte ve Özel Eğitim Öğretmeni olarak çalışmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.