Okul Öncesi Eğitimin İlkeleri

Okul öncesi eğitim birçok çağdaş eğitimci tarafından öğrenme hızının en yüksek olduğu, ileri yaşamı etkileyen, bu sebeple en önemli eğitim süreçlerinden biri olduğunu vurgulamışlardır.

Okul öncesi eğitimin hedeflerine ulaşabilmesi, çocuğun bu eğitim sürecini etkili geçirebilmesi için bilimsel temellere dayanan, iyi planlanmış, çağdaş bir eğitim programına ve bu eğitim programını uygulayabilecek yetkin öğretmenlere ihtiyaç vardır.

Bu eğitim programının işlevsel bir profilde olması ancak çeşitli ilkelerin programa ve uygulamaya geçirilebilmesiyle sağlanır. Türk eğitim sisteminde, okul öncesi eğitiminin temel ilkeleri şöyle özetlenebilir;

Okul öncesi eğitim her şeyden önce çocuğun bireyselliği üzerine kuruludur. Eğitim çocuğun bireysel farklılıklarına, ihtiyaçlarına, öğrenme yöntemlerine göre planlanmalıdır. Bu planlama sürecinde aile, çevre gibi etkenler göz önünde bulundurulmalıdır.

Okul öncesi eğitim çocuğu bir üst öğretim kurumuna hazırlamalıdır. Yapılmış olan etkinlikler çocuğun sosyal-duygusal, bilişsel, psikomotor, özbakım becerilerini geliştirmelidir.

Çağdaş bir yaklaşım benimsenmeli, çocuğun özgüven kazanması, bağımsız bir kişilik oluşturmasının desteklenmesi, yaratıcılıklarının ortaya çıkarılması, hayal güçlerinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Çocuğun gelişimini sekteye uğratabilecek, örseleyici, cezaya başvuran, baskıcı eğitim yaşantıları engellenmelidir.

Okul öncesi dönem çocuğun klasik eğitim yöntemleriyle öğrenemediği bir süreçtir. Bu sebeple çocukların eğitim yaşantılarının oyun temeli üzerine kurulması, bilgi aktarımı yoluna gidilmemesi önemlidir. Öğretmenin etkili gözlemi, çocuğun ne gibi yöntemlerle öğrendiğinin anlaşılmasını sağlar. Okul öncesi öğretmeni etkili bir gözlem yaparak, öğrenme stratejilerini şekillendirmelidir.

Okul öncesi eğitim, ailenin katılımıyla çok daha verimli bir hal alabilen bir süreçtir. Tüm karar alma süreçlerine aileleri de dahil etmek, çeşitli eğitimsel amaçlar için ailenin katılımını ve bilgilenmesini sağlamak önemlidir. Karar alma süreçlerine öğrencileri ve aileleri dahil etmek daha demokratik bir öğrenme ortamının oluşmasını sağlayabilir.

Okul öncesi eğitim sürecinde bilinenden bilinmeyene ilkesine esasen, çocuğun bildiklerinden başlanılmalı ve bilinmeyenlere doğru gidilmelidir. Bu süreçte çocuğun yaparak-yaşayarak, deneyerek öğrenebileceği ortamlar oluşturulmalıdır.

Çocuğun akranları ile etkili bir sosyal iletişim içerisinde olması sağlanmalı, kendisinin ve diğer insanların duygularını anlaması sağlanmalıdır.

Etkili bir eğitim programı uygulaması için eğitim programı güncel bilimsel veriler ve elde edilmiş sınıf içi bulgularla daha etkili hale getirilmelidir.

 

Mustafa Özkara

Dokuz Eylül Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği (2015) ve Özel Eğitim Öğretmenliği (2019) mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim alanında yüksek lisans eğitimini sürdürmekte ve Özel Eğitim Öğretmeni olarak çalışmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.