2 yaş sendromu nedir? Neler yapılmalı?
İki yaş sendromu, çocuğun gelişimsel olarak daha farklı uyaranlara gereksinim duyduğu bir dönemdir. Bu dönemde çocuk önceki süreçten daha farklı, agresif, istekleri yerine getirilmediğinde öfke krizleri geçiren, uzlaşmacılıktan uzak bir profil sergilemektedir. Bu süreç ise iyi yönetilmediği zaman çocuk-ebeveyn arasındaki ilişkiyi zedelemekte, çocuğun gereksinimlerinin karşılanmasını engellemektedir.
2 yaş sendromuna ne sebep oluyor?
Çocuğun ilk 1 yaşını düşündüğümüz zaman, çocuk doğrudan anne-baba veya bakıcıya bağımlı, onunla duygusal ilişkiler geliştiren, anneden ayrılmama eğilimindedir. Bu süreçte bebeğin tüm ihtiyaçları anne-baba-bakıcı tarafından karşılandığı için çocuğun dış dünya ile iletişimi 2 yaşa görece daha dar bir alanı kapsamaktadır. Ancak çocuğun emeklemeye, yürümeye başlaması ile bir anlamda ebeveynlere olan yoğun bağımlılık azalır ve bu enerji içinde bulunduğu dünyayı keşfetmeye yönelir. 2 yaş sendromu bağlamında yürüme ve dünyayı keşfetme, bağımsız olma arzusu en önemli noktalardır.
Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı’na göre 2 yaş çocuğu Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç dönemindedir. Bu dönemde çocuk temel olarak eylemlerini kendi başına yapmak ister, yapmış olduğu eylemlerin onaylanmasını ister. Bu eylemlerinin sonucunda kimlik gelişimini sağlayan çocuk özerk bir birey olduğunu gösterme konusunda ısrarcıdır.
İki yaş çocuğunun bu dönemdeki özerklik talebinin genellikle koruyucu anne-baba tutumları ile sınırlanması 2 yaş sendromu olarak tanımlanan dönemin arkasındaki en büyük etkenlerden biridir. Bu süreçte ebeveynlerin çocukların davranışlarını doğru analiz edip, doğru uygulamalarla çocuğun gereksinimlerini karşılamaları bu dönemin görece kolay geçmesine ve çocuğun kimliğinin gelişmesine sebep olacaktır.
İki yaş sendromunda neler yapılmalı?
Çocuk davranışları neredeyse her zaman bir nedensellik içerisindedir. Çocuk herhangi bir şekilde uyumsuz davranış sergiliyorsa buna sebep olan bir etken vardır ve bu etkenin ortadan kaldırılması, ya da çocukla bir uyum arayışı bu sorunun çözümüne katkı sağlar. Bu sebeple her ebeveyn bir öfke sorunu ile karşılaştığı zaman öncelikle bu davranışı ortaya çıkaran nedenin ne olduğu üzerinde düşünmelidir. Şüphesiz ki bu yaklaşım sorunun çözümü açısından en önemli adımlardan biridir.
Çocuğun özerkleşme çabalarını desteklemek: İki yaş sendromuna sebep olan en büyük etkenin çocuğun özerkleşme çabalarının engellenmesi olduğuna değinmiştik. Bu dönemde güvenli bir ortamda kendi işlerini yapma çabaları desteklenmeli ve yaptığı eylemler onaylanmalıdır.
Çatışmalarda kontrollü davranmak: Çocuğun ebeveynlere karşı uyumsuz davranışlarının temelini bir çatışma durumu oluşturur. Ebeveyn çocuğun yapmasını istemediği davranışı engellemek konusunda ısrarcıdır, aynı zamanda çocuk da bahse konu eylemi yapmak konusunda ısrarcıdır. Böyle bir durumda ebeveynin davranışı güç kullanarak engellemesi genellikle bir öfke patlaması ortaya çıkarmaktan başka bir işe yaramaz. Bu tarz çatışma durumlarında uygulanabilecek en önemli adım öfke durumu ortaya çıkmadan çocuğun ilgisini çeken bir nesne, ya da durumla çocuğu bu çatışma durumunun içerisinden çıkarmaktır.
Çocuğun enerjisini boşaltabileceği ortamlar yaratmak: Çocuğun agresif, veya saldırgan davranışlarının arkaplanında bazen çocuğun yeterince oyun oynayamamış, enerjisini boşaltamamış olması yatar. Bu davranışların önlenebilmesi için ebeveynler çocukların özgür ve güvenli bir biçimde oynayabilecekleri ortamlar yaratmaları önemlidir.
Rutinleri düzenlemek: İki yaş çocuğunu öfkeye yönelten durumlardan birisi de rutinlerinin bozulmasıdır. Örneğin çocuk her zaman uyuduğu yataktan başka bir yatakta uyumayı reddedebilir, bu durum bir öfke anına sebep olabilir. Eğer bir rutinin önemli bir biçimde değişmesi gerekiyorsa (örneğin annenin bir süre çocuğun yanında bulunamayacak olması gibi) bunu kademeli bir biçimde yapmak sorunun çözümü açısından mesafe kat etmenize sebep olabilir.
Kriz anlarını bir ilgi veya başarı öznesi olarak kullanmasını engellemek: Ebeveyn tutumları göz önünde bulundurulduğu zaman, ebeveynler genellikle çocuk bir “sorun” yarattığı zaman onunla ilgilenme, öfkesini yatıştırma, oyun oynama gibi çocuğun talep ettiği şeyleri verme eğilimindedirler. Bunun dışında özellikle çatışma durumlarında talep edilen şeye (ebeveynin çocuğun yapmasını istemediği duruma) çocuğun agresif davranışlarla ulaşması da bir başka sorundur. Bu durum, çocuğun bu agresyonları tekrarlamasına sebep olur ve bu döngüsel bir şekilde devam eder. Unutulmamalıdır ki bu agresif davranışlar ile yapmak istediği şeyi yapma olanağı elde etmiş bir çocuğun istenmeyen davranışlarını azaltmak gittikçe zorlaşır. Bu gibi durumlarda ebeveynin benimseyeceği en akılcı strateji çocuğun ilgisini başka bir yöne çekmek ve kurallar konusunda uzlaşıya varmak olacaktır.