Çocuk eğitiminde yanlış anne baba tutumları

Her anne baba mutlu ve toplumda yeri olan evlatlar yetiştirmek ister. Bunu yaparken de ne yazık ki doğru bilinen yanlışlarla çocuğun ruh ve gönül dünyasını yaralar. Bir evlat her dediğinizi yapıyor ve sürekli yüksek notlar alıyorsa gerçekten iyi bir evlat mıdır? İnanın bir hesap makinesinden ya da evinizdeki elektronik cihazlardan bu konuda daha fazla yarar sağlarsınız. Bir evlat elinizin altındaki dijital bir aygıt değildir. Sizin göreviniz çocuklarınızın kişisel gelişimine destek olmaktır, onları sokmaya çalıştığınız kalıplar çocuğunuzu daraltabilir ya da boşlukta bırakabilir. Her fıtrat farklı olmasaydı, herkes tek düze olsaydı dünya nasıl bir yer olurdu? Garip geliyor değil mi? Öyleyse bırakın bu yanlış tutumu bir tarafa ve neler yapabiliriz onlara bakalım.

Öncelikle anne babalar arasındaki kuvvetli sevgi ve kan bağını doğru kullanmalı ve çocuğun ait olma bilincine olumlu katkıda bulunmalıyız. Yaş grubuna göre davranış şekillerini anlatan kitapları okuyarak oldukça faydalı deneyimler edinebilirsiniz. Diyelim çocuğunuz sizinle konuşmak istiyor. Lütfen hayat memat meselesi değilse elinizdeki işi bırakın ve mutlaka onu dinleyin. Bu sayede çocuklar saklamayı ya da saklanmayı değil, iyi ya da kötü başından geçenleri paylaşmayı öğrenecektir. Bu sayede hem sizi hem de topluma karşı açık olacaktır.

Çocuk eğitiminde en bilinen ancak bir türlü vazgeçemediğimiz bir diğer yanlış ise eleştirmek ve gereksiz kıyaslamalar yapmak. Bu tutumun tahrip edici etkilerini kendi çocukluğumuzda hissetmemize rağmen çocuğumuza aynı davranış biçimini dayatırız ki, bu da bile bile hem kendimizi hem de yavrularımızı yersiz gerginliklerin içine sokmak anlamına gelir. Halbuki bunun yerine sıkıntıyı nasıl çözebiliriz, çocuğun bu konuda bir fikri var mı ya da dışarından destek alınabilir mi bu tür yöntemleri araştırmamız gerekir. Ne yazık ki biz bu konuyu da hemen yanlış anlar ve dışarıdan destek denildiğinde dersler için özel hoca, davranışlar için bir pedagog ya da psikolog şart şeklinde algılarız. Belki de bu kadar abartılacak bir durum yoktur.

Yaş aralığı kaç olursa olsun onlarında bir onuru olduğunu lütfen unutmayın. Uzmanlar yaşını doldurmamış bebeklerin bile aksi bir davranışla karşılaştıklarında incindiklerini doğrulamaktadır. Bağırarak, döverek ya da hakaret ederek yıkıcı davranışlarda bulunmak sadece o anki kızgın nefsinizi tatmin etmekten başka hiçbir şey değildir unutmayın. Size bu konuyla alakalı kendi çocukluğumdan bir örnek vermek istiyorum. Bir gün oyuna daldım ve eve bayağı geç dönmüşüm. Normalde babam öfkeli biri değildir. Ancak her neye kızdıysa bana öyle bir çıkıştı ki çok zoruma gitti. O an üzüldüm ama az sonra unuttum. Neden sonra baktım babam mutfakta ağlıyor, ne olduğunu sordum bana kızdığına üzülmüş ve boynuma sarıldı. Sarsıldım ve bir daha babamı üzmemeye karar verdim. İnanın babamın bu hali o anki azarından çok daha etkiliydi. Yani evlatlarımız kaç yaşında olursa olsun saldırmak yerine sarılmak metodunu kullanırsak, belki aynı hatayı yine yapar ama bir an durur düşünür. Sonra o davranışın doğru olmadığını görerek soğur ve sizde gördüğü şekliyle kendi çocuklarını da aynı şekilde yetiştirir. Unutmayalım ki sevgi çocuk eğitiminde en etkili yaklaşımdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.