Dil ve Konuşma Bozuklukları

Eğitim, işlevsel olarak öğrenci-öğretmen ve öğrenci-öğrenci iletişiminden bağımsız olarak düşünülemeyecek, çok yönlü ve yoğun etkileşimli bir süreçtir. Özel eğitim bağlamında düşünüldüğü zaman, dil ve iletişim sorunları özel eğitime gereksinim duyan bireylerin birçoğunda sıkça rastlanan bir durumdur. Bu bireyler dil ve iletişim sorunlarına karşı önlemlerin alınmasına ve eğitsel düzenlemeler yapılmasına ihtiyaç duyarlar.

Özel gereksinimli bireylerin karşılaştığı dil-iletişim konuşma bozukluklarının anlaşılması için etkin bir sınıflandırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sınıflandırmanın doğru yapılması öğrencinin ihtiyaç duyduğu düzenlemelerin yapılmasına olanak sağlaması sebebiyle oldukça önemlidir.

İletişim Bozuklukları

İletişim bozukluklarının sınıflandırılmasında iletişim süreci dil ve konuşma olmak üzere iki temel bileşene ayrılır. Dil, düşünceleri bir düzen içerisinde sembollere dönüştürme eylemi olarak daha fazla zihinsel bir işlem sürecini ifade ederken, konuşma ise bu düşünsel hareketliliği başkalarının anlayabileceği formatlara (işaret dili, Türkçe, mors alfabesi vd.) dönüştürebilme eylemini ifade eder.

1. Dil Bozuklukları

Amerikan Konuşma, Dil ve İşitme Derneği dil bozukluklarını, (1) bir sembol sistemini algılama ve/veya işlemleme; (2) bu sembol sistemini ve kavramları oluşturma; ve/veya (3) bu sistemi iletme ve kullanmada zorluklar olarak tanımlar.

Dil; söz dizimi, biçim bilgisi, ses bilgisi, ve anlam bilgisi olmak üzere beş bileşen altında incelenir. Dil bozukluklarının alt kategorilerinde dilin bu alt bileşenlerinde oluşan bozukluklar ele alınmıştır.

Sözdizimsel ve biçimbilgisel bozukluklar, dildeki takıları, öğrenmekte, anlamakta ve kullanmakta zorluk çeken öğrencilerin bozukluklarını tanımlar. Bu öğrencilerin cümleleri sıklıkla kısa ve hatalıdır.

Anlambilgisel bozukluklar, kısıtlı sözcük dağarcığı ve sözcük kullanımlarını ifade eder. Bu öğrenciler sıklıkla ifade ettikleri anlamsal evreni ifade eden sözcükleri bulmakta zorlanırlar.

Sesbilgisel bozukluklar, dildeki sözcüklerin bir bütün halinde oluşturulamamasını ifade eden bozukluklardır. Bu öğrenciler bazı sesleri çıkaramaz, kullanamazlar. Bu durum kullanıyor oldukları ifade biçiminin diğer bireyler tarafından anlaşılmasını güçleştirir.

Kullanım (pragmatik) bozuklukları ise dilin sosyal-işlevsel olarak kullanımını engelleyen bozukluklardır. Konuşma içerisindeki sosyal kalıplar, iletişimi sürdürme, sıra alarak konuşma gibi beceriler dilin sosyal kullanımında önemi olan ögelerdir.

2. Konuşma Bozuklukları

Sözel dildeki konuşmaya ait ögeler solunum, fonasyon ve artikülasyon becerilerinin eşgüdüm halinde çalışması ile ortaya çıkar. Konuşma için akciğerlere alınmış havanın ses tellerimizden geçerken titreştirilmesi şarttır. Bu durum dilde fonasyon olarak adlandırılır. Fonasyonun yanı sıra ses tellerinden çıkmakta olan bu sesin ağızda biçimlendirilmesi ve konuşma dilindeki seslerin üretilmesi gereklidir. Bu durum ise artikülasyon (sesletim) olarak adlandırılır.

Artikülasyon bozuklukları, ses tellerinden çıkan sese biçim veren ağız, dişler, damak, dil gibi organların işlevlerini tam olarak yerine getirememelerinden kaynaklanan, ses üretimlerinin hatalı olması durumudur.

Ses bozuklukları ise, üstte değinmiş olduğumuz sesin üretim sürecini oluşturan, fonasyon sürecinde yaşanan bozukluklardır. Gırtlakta üretilen sesin niteliğindeki sorunlar (sesin güçsüz, istenilmeyen nitelikte olması gibi) ses bozuklukları kapsamında değerlendirilir.

Akıcılık bozuklukları, konuşma ile düşünsel akışın uyum içerisinde olmasını engelleyen olağandışı tekrarlar, bağlam dışı ses üretimleri ya da konuşma ritminin olağandışı bir akışa sahip olması durumudur. Bu durum kekemelik olarak ifade edilir.

Mustafa Özkara

Dokuz Eylül Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği (2015) ve Özel Eğitim Öğretmenliği (2019) mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim alanında yüksek lisans eğitimini sürdürmekte ve Özel Eğitim Öğretmeni olarak çalışmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.