Dünya Kız Çocukları Günü ve Türkiye
Bilindiği üzere 11 Ekim günü 2012 yılından beri Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler bu günü Türkiye, Peru ve Kanada’nın girişimleri ile Dünya Kız Çocukları Günü ilan etti ve ülkemizde Aydın Doğan Vakfı destekleri ile her yıl bir konferans düzenleniyor.
Erkek bir okul öncesi öğretmeni olarak cinsiyet rolleri, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çocuk istismarı gibi konulara meraklıyım. Her ne kadar Türkiye perspektifinden bakınca özellikle son 5 yılda konuya dair pozitif gelişmeler ve farkındalık yaratılmış olsa da ne yazık ki hala birçok durum endişe verici olmaya devam ediyor.
Birçok ölçekte toplumsal hayatta kadınların yer alması, kadınların bağımsız bir şekilde yaşamlarını sürdürmesi, cinsiyet kaynaklı hiçbir ayrımcılığa maruz kalmaması, kadına karşı işlenen suçların devlet eliyle önlenmesi bir gelişmişlik göstergesi olarak kabul edilmektedir. Buna karşın Türkiye’deki konuyla ilgili sonuca ulaşacak çalışmalar yapılmamakta, eğitim sisteminde yapılan muğlak düzenlemeler kız çocuklarının eğitimlerini sürdürmeleri noktasında soru işaretleri oluşturmaktadır. Eğitim müfredatlarında, kullanılan ders kitaplarında ve politik mesajlarda kullanılan dil ve içerikler toplumsal cinsiyet ayrımcılığını içselleştirmektedir. 2016 yılında yayınlanmış olan ve 144 ülkenin yer aldığı Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde Türkiye 130. sırada yer almıştır.
2016 yılında yapılmış olan konferans raporunun sonuç bölümünde şu gibi noktalara değinilmiş.
- Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak: İlköğretimden sonra öğretimine devam etmeyen kız çocukları oranının yüksekliği endişe vericidir ve önlem alınmalıdır.
- Karma Eğitim: Çocukların gelişimlerinin sağlanması, ve sağlıklı birer birey olmaları için karma eğitim şarttır. Bu sebeple eğitimde cinsiyetçi ayrımların yapılması ve sürdürülmesi kabul edilemez.
- Cinsel Eğitim: Genel itibariyle Türk eğitim sisteminde yıllardır yok sayılan ve gerekli adımlar atılmayan bir alandır. Oysa ki cinsel eğitim istismarı önlemek konusunda oldukça önemlidir.
- Çocukların Cinsel İstismarını Önlemek: Çocuklara hizmet veren eğitim personelleri yazık ki çocuk istismarı konusunda yeterince bilgili değillerdir. (Konuyla ilgili Çocuk İstismarı Dosyası kategorisinde bilgilendirici yazılar yazdık.) Çok disiplinli bir yaklaşımla bu kişiler eğitilmelidir. Çocuk istismarı konusunda süren hukuki davalardaki boşluklar ve eksikliklerin giderilmesi şarttır. Çocuk istismarını önlemek için kurulmuş olan sivil toplum kuruluşları desteklenmeli, ve onlarla işbirliği halinde çalışılmalıdır.
Bize neler düşüyor?
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığını önlemek ve toplumca çocuğa yüklenmiş olan yanlış inanışların düzenlenmesini sağlamak için okul öncesi dönem oldukça kritik bir dönemdir. Okul öncesi öğretmenleri konuyla ilgili farkındalık yaratmak için oldukça verimli bir ortama sahiplerdir. Bu sebeple biz okul öncesi öğretmenlerinin yarına daha güçlü bakan kız çocukları yetiştirmek ve bu durumun erkekler tarafından desteklenmesini sağlamak için yapabilecekleri şeyler var:
- Cinsiyet ayrımcılığı hakkında bilgilenmek: Toplumsal cinsiyet ayrımcılığını önlemenin en önemli aşaması bu konu hakkında bilgilenmektir. Bilgilenmeye başladıkça aslında toplumun bize yüklemiş olduğu cinsiyet ayrımcı davranışları farkediyorsunuz.
- Sınıfta cinsiyetçi dili ve düşünceyi yok etmek: Öğrencileriniz cinsiyetçi bir dili veya davranışı kullanıyor olabilirler. Öncelikle sınıfta kadın-erkek eşitliği düşüncesini anlamalarını sağlayacak ve cinsiyet ayrımcılığı düşüncesini önleyecek çeşitli etkinlikler tasarlayıp daha sonra bu tarz istenmeyen davranışları etkili bir müdahale programlarıyla önlemelisiniz.
- Roller önemlidir: Cinsiyet ayrımcılığının en bariz görüneni kimi rollerin cinsiyetlere devşirilmesidir. Sınıfta yalnızca kızların ya da yalnızca erkeklerin içinde bulunacağı roller ya da işler kullanmayın. Sınıftaki tüm katılım süreçleri cinsiyetsiz bir şekilde ilerlemelidir. Ayrıca evet, erkekler okul öncesi öğretmeni olabilirler! 🙂
- Kitaplar cinsiyetçi mi?: Daha önce Milli Eğitim müfredatı ve kullanılan kitapların kimi cinsiyetçi ögeler barındırdığından bahsetmiştik. Peki ya sizin sınıfta kullandığınız çocuk kitapları cinsiyetçi ögeler barındırıyor mu? Bunların içselleştirilmesinde ne gibi bir rolünüz var? Bir kitap alırken bu soruyu sormak her zaman iyi bir adımdır. Klasik masallardaki cinsiyet rollerinin yeniden düzenlendiği bir dönemde bizim bu konuda farkındalığa sahip olmamız çok önemli.