Anaokulları yaşam boyu öğrenme için bir modeldir

1837’de ilk anaokulunun açılmasından bu yana, anaokulları masallar okumak, kaleler inşa etmek, resimler çizmek, yeni insanlar tanımak, ve paylaşmayı öğrenmek için bir yer olageldi. Ancak günümüzde anaokulları heyecan verici bir değişim içerisinde.

Bugünün anaokullarında çocuklar çalışma kağıtlarını doldurmak ve bilgi kartlarıyla vakit geçirmekle gün geçtikçe daha fazla vakit geçiriyorlar. Sözün özü, bugün anaokulları diğer eğitim kurumları gibi oluyor.

Ancak öte yandan tam tersini yapmamız gerekiyor: Diğer eğitim kurumlarını (aslında tüm hayatı) daha çok anaokulları gibi yapmalıyız.

Peki ya anaokullarını bu denli özel kılan şey nedir? Anaokullarındaki öğrenciler yaratıcı öyküler oluştururken, kaleler yaparken, ya da bir başkası ile bir boyama etkinliği içerisindeyken yaratıcı düşünme, birlikte çalışma gibi başarıya ve mutluluğa ulaşmak için gerekli olan 21. yüzyıl becerilerini ediniyorlar.

Geleneksel okul öncesi etkinliklerinin altında yatan şey çocukların yapmak istedikleri şeyleri hayal ettikleri şeyleri, düşüncelerini proje tabanlı olarak (bloklar, parmak boyaları ya da diğer malzemeleri kullanarak) ortaya koydukları, ürünleriyle oynadıkları, düşüncelerini ve ürünlerini diğerleriyle paylaştıkları, ve deneyimlerini yansıttıkları sarmal bir öğrenme sürecidir. Bu tekrar eden öğrenme süreci yaşamda sürekli yaratıcı çözümler üretmeyi gerektiren bugünün hızla değişen toplumuna hazırlık yapmak için ideal bir ortamdır.

Eğer bu yaklaşım bugünün toplumsal gereksinimleri için uyumlu ise onları sınıflarda neden bu kadar az destekliyoruz? Bu durumun bir sebebi toplumumuzun ve eğitim sistemimizin yaratıcı düşünceye değer vermemesi. Bir diğer sebepse uygun medya ve teknolojilere sahip olmamamız: Tahta bloklar ve parmak boyaları elbette ki anaokulları için harika öğrenme kavramları. (Sayılar, şekiller, boyutlar ve renkler gibi.) Ama çocuklar büyüdükçe daha karmaşık projeler ve daha karmaşık kavramlarla çalışmak isterler. Buna ihtiyaçları vardır. Bunu gerçekleştirebilmek için farklı araç, ortam ve materyallere ihtiyaç duyarlar.

Dijital teknolojinin önemli rolü oynayacağına inandığım yer burası. Eğer uygun şekilde tasarlanır ve kullanılırsa dijital teknolojiler çocukların eleştirel düşünceye sahip olarak yetişmeleri için tüm çocukların-tüm yaşlarda anaokulu tarzında eğitim alacakları şekilde okul öncesi yaklaşımlarını genişletebilir.

Massachussets Teknoloji Enstitüsü Medya Laboratvarı’ndaki araştırma grubumda özel olarak, çocukların okul öncesi yaklaşımlarıyla öğrenmelerini desteklemek için yeni teknolojiler geliştiriyoruz. Örneğin Lego Grup ile 1985’ten beri, anaokullarında çocukların bloklarla kuleler yapmalarıyla aynı ruhla, çocukların hayal etmesine ve etkileşimli ürünler oluşturmalarına olanak sağlayan robotik kitler konusunda işbirliği yapıyoruz.

Son dönemlerde Scratch adında, anaokulu öğrenme yaklaşımlarını bilgisayar ekranına taşıyan yeni bir programlama dili geliştirdik. Scratch ile (ücretsiz olarak indirilebilir) çocuklar kendi etkileşimli öykülerini, oyunlarını, animasyonlarını oluşturabilir ve bunları internet ortamında paylaşabilirler. Scratch etrafında şekillenmiş olan 250.000’den fazla üyesinin birçoğunun 8-16 yaş aralığında olduğu, her gün 1000’den fazla projenin paylaşıldığı bir çevrimiçi platform var.

Bu platformun aktif üyelerinden biri de 13 yaşında olan BalaBethany (bu onun gerçek ismi değil) İlk Scratch projesinde BalaBethany anime karakterleriyle bir öykü ve animasyon oluşturdu. Diğer grup üyeleri projesinin altında övgü dolu yorumlar yaptılar. Bu şekilde teşvik edilen BalaBethany TV dizileri gibi düzenli bir şekilde anime öyküleri oluşturmaya ve paylaşmaya başladı.

Balabethany’i yaşamboyu anaokulu düşüncesinin bir sonucu olarak görüyorum. Scratch’i hayal etmek, yaratmak, oynamak, paylaşmak ve dönütler almak için kullanıyor. Bu süreçte sanalsal yeteneklerini, programlama becerilerini geliştiriyor ve yaratıcı düşünen biri olarak yetişiyor. Nihai hedefimiz dünyanın anaokulu öğrencileri gibi öğrenmeye devam eden, neşeyle üreten insanlarla dolu olması.

Yazı: Mitchel Resnick – Massachussets Teknoloji Enstitüsü Medya Laboratuvarı Yaşam Boyu Anaokulu Grubu Yöneticisi

Kaynak: https://www.edutopia.org/kindergarten-creativity-collaboration-lifelong-learning

 

Mitchel Resnick’in Çocuklara Kodlamayı Öğretelim isimli TED konuşmasını izleyebilirsiniz.

Mustafa Özkara

Dokuz Eylül Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği (2015) ve Özel Eğitim Öğretmenliği (2019) mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim alanında yüksek lisans eğitimini sürdürmekte ve Özel Eğitim Öğretmeni olarak çalışmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.